Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Ağustos 2010 Pazartesi


Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba, ben Tülin Kermen. Yaklaşık 9 senedir alışveriş ve stil danışmanlığı yapıyorum. Hobi olarak başladım. Daha önce makyaj, sinema tv ve tiyatro okudum. Ama hepsini bir süre yaptıktan sonra en iyi hangi işi yapıyorum diye sordum arkadaşlarıma. Onlarda alışverişçi ol sen dediler. İşe ilk olarak ‘personal shopper’ olarak başladım. Yaptığım işi çok seviyorum. Çok keyif alarak yapıyorum.

Eğitim aldığınız bölümlerden sonra bu alana yöneliş süreciniz nasıl gerçekleşti?

Hepsini birden kullanıyorsunuz zaten bu işin içinde. Makyajda anatomiyi öğreniyorsunuz. Tiyatro okurken sürekli bir gözlem içerisindesiniz. Onların rollere nasıl büründüğünü görüyorsunuz. Sinema- tv okurken de bunu nasıl satacağını görüyorsunuz. Tekstilci bir aileden geliyorum ben. Çocukken sürekli insanlarla ilgili dedikodu yapardım. Kim ne giymiş, nasıl giymiş… Özellikle kasiyerlerle ilgili kim bilir ne hikayeler yazardım. Sonra New York’da kurslara gittim. Öğrendiklerini gerçek hayatta uygulamak pratikle olabiliyor ancak. Örneğin renk analizi öğrendim. Ancak öğrendiğimi burada gerçekleştiremiyorum. Birisine diyorsunuz ki siz sonbahar tipisiniz. Ama bir türlü kabul ettiremiyorsunuz. Herkes giyinmeyi biliyor. Sadece giyimi kendine nasıl uydurabileceğini, hangi renklerin onlara nasıl yakışacağını öğretiyorum. Eskiden karşındaki için giyiniyordun. Artık kendin için giyiniyorsun. ‘Kıyafet bir jokerdir.’ İnsanlar gazeteye dergilere bakıyor ama blog’lara inanıyor. Çünkü kişisel bir yaklaşım sistemi. Onun için daha çok motivasyona ve insanların içini dışarı nasıl çıkartacaklarına yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu nedenle artık kartımda sadece stil danışmanı yazmıyor. İyi bir alışverişçiyim. Asla modacıyım diyemem. Bir de artık ‘recycle fashion’ yapmaya çalışıyorum. Fütürist bir oluşum içerisindeyim. Bir grupla anlaştım. Stil danışmanlığı eğitimi veriyorum. Kıyafetlerimi de evimde mağazacılık yaparak satıyorum. Tüketimi üretime çevirmeye çalışıyorum. Karmaya da inanıyorum.


Olmazsa olmaz diyeceğiniz parçalar?

Kişinin olmazsa olması kişiden kişiye değişir. Mesela, ben asla beyaz gömleği stok yapamam. Çünkü bana gömlek yakışmıyor. Ama mutlaka herkese yakışacak bir siyah elbise olmalı. Kendin için değerli olan parçalara yatırım yap. Erkeklere de takım elbiseyi öneririm. Ama giymeyeceklerse almasınlar. Kazağı olsun diyeceğim. Ama artık kazak giyen insanda kalmadı.


İstanbul’da düzenlenen moda haftalarına katılıyor musunuz?

Ben hepsine katılmaya çalışıyorum. Moda benim için bir araç, ama asla amaç değil! Stil; kişilikleriyle dış görünüşlerini, hayatta yapmak istediklerini birleştiren bir şeydir. İmaj, sadece bir vitrindir. Sürekli değişiyor herşey. Ama çok başarılı bulduğum, beğendiğim isimler var.




Kimler geliyor ilk olarak aklınıza?

Aslı Filinta, Özlem Ahıakın ve Özlem Kaya’yı çok beğeniyorum! Midnight Express’e bayılıyorum.


İstanbul’da düzenlenen moda haftaları hakkında neler düşünüyorsunuz?

İstanbul’un moda şehri olacağına inanmıyorum. Ama çok gelişti, çok değişti. Eskiden modacı olmak çok zordu. İnsanlar çok zor bulunurdu. Yine çok kolay değil.
Sanat yapıyor olmak, artık değer katıyor olmak demektir. Walt Disney bir sanatçı. Hep bir beğenme ve beğenilmedir. Ben daha çok trend fuarları seviyorum. Moda haftalarına katılacak bir iddiam yok. İlham alabileceğim, değişik fikirler üretebileceğim yerlere katılıyorum.

Bu meslek Amerika’da oldukça yaygın. Türkiye’de ise çok yaygın değil. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Stil danışmanı eğitiyorum ve ilk eğiten kişilerden biriyim. Amerika’da bitti artık. Türkiye’de yükseliyor. Bu işin dünya’da devamının olduğunu ben çok görmüyorum. Çok az kaldı. Ceket giymeyen bir insanda ciddiye alınacak. Stil danışmanlığı, zamanın doğru kullanılmasında devreye giriyor. Zamanı yok insanların. Öncelikler değişti. Kimsenin alışveriş için zamanı kalmayacak. İşte personal shopper’lar burada devreye giriyor. Esra Rakıcıoğlu’nun güzel bir lafı var. ‘Profesyonel bir arkadaşlıktır bizim yaptığımız.’ En önemlisi samimiyetle yaklaşmak.’ Ben bana danışmaya gelen insanlarla önce biraz zaman geçiriyorum. Bizim işimiz ‘Feel good business.’ Aldığınız şeyleri kullanmıyorsanız kötü. Satış danışmanından farkımız ‘gerçekleri söylemek’.

Bir de insanlar alışkın değiller yeniliklere çok açık değiller diye düşünüyorum?

Alışabilirler diyelim. Yapabilirler. Asla diye bir şey yok. Danışmanlığın en güzel yanı, söylüyorum ister yapıyor, ister yapmıyor. Danışanlarım genellikle; bankacı, avukat, doktor v.b meslek gruplarından… Erkekler söylenenleri daha çok uyguluyor. Kadınlar kendini onaylıyor sadece. Hepsi uygulamıyor. Çok iyi pazarlamacıyım ama asla satıcı değilim. Eğitimleri de gibi eğitim vermiyorum. O yüzden çok keyifli geçiyor.

Vintage mı yeni mi?

Ayırt edemem. Mümkün değil. İkiside. Ama vintage’a çok özel bir ilgim var!

Moda blogger’larını takip ediyor musun?

Evet. Takip ediyorum. Çok beğendiğim isimlerde var. Life style blog’larını takip ediyorum. Çünkü onlar modada yazıyor. Ben hala dergi insanıyım. Gördüğümden bir şey almayı seviyorum. Yorum okumaktan yoruldum. Yenilikleri takip etmek istiyorum sadece. Bayılıyorum blogger’lara. Ben blogger olamadım. Zor bir iş. Bir İtalyan arkadaşımın sözü ‘ Hayat ve aşk aya benzer hiç aynı durmaz.’ Samimi ve içten olan kalacak. Derginin de havası başka. Kimseye zorla hiç bir şey yaptıramazsın. Şu an bir havadayız. Şurdan klasik bir kadın geçsin bayılıyorum. Bohem geçsin ona da bayılıyorum. Yeri geldiğinde hepsini seviyor.

Giyim konusunda yeniliğe açık bir ülke olmadığımızı düşünüyorum. Marjinal tipler, cesur giyimler… Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Ben 16 yaşındayken yırtık jean’lerle dışarıya çıktığımda annemin arkadaşları bu kızın hali ne olacak, ne yapabiliriz diye soruyorlardı! Deli kızın çeyizi gibiydim. Çok çabuk değişime gidebiliyoruz. Yeni nesil çok iyi. Spor yapan bir insan, giyindiğin kıyafetlerinde rahat olmasına dikkat eder. Esprili bir insan, bir farklılık yaratmak ister giydiklerinde. Giyindiğinde seni etkiliyor. Reaksiyonlar değiştiğinde, aksiyonlarda değişecek. Herkesi bir çuvala koyamayız. Herkesin rahat ve istediğini yapabileceği bir hayat istiyorum.

New York’da yaşamışsınız uzun bir süre neden döndünüz?

Dönmeyi severim. Türkçe konuşmayı seviyorum. Burada da var sevdiğim insanlarda, orada da. Gidebiliyor olmayı seviyorum. Tatile gidiyor olmakta güzeldir. Ama dönmek en iyisidir.


Nerelerden takip ediyorsunuz sezonu?

Ajanlarım var. Duyuyorum. Sürekli vitrinleri geziyorum, görüyorum. Bir de basın bültenleri geliyor.


Son olarak verebileceğiniz tüyolar?

Sizi eğlendirecek, kendinizi iyi hissettirecek şeyler satın alın. Alt tarafı bir ceket ya da pantolon… Sizi iyi hissettirsin, zaten sonra karşınızdakini iyi hissettirir. Her şeye doğru soruları sorun. Bugün ne mesaj vermek istiyorum. Ben bunu gerçekten istiyor muyum?