Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
30 Ağustos 2010 Pazartesi
TABE KIYAMET TEŞVİKİYE
İlk olarak Çukurcuma'da açılan bu dükkan 70'lere ve 80'lere ait elbiseleri giydirmekle kalmayıp, birbirinden eğlenceli partilere de ev sahipliği yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Neresi acaba burası diye merak ediyorsun; hemen söylüyorum: Tabe Kıyamet!
Has İzmirli Tuba Tuncay Alkan ve Tunç Tuncay ikilisiyle hayat bulan ‘vintage' serüveni Teşvikiye'de devam ediyor. Şimdilerde The House Cafe'nin sokağında açmış oldukları ikinci butikle bizi yine eğlenceli kıyafetlerle buluşturmaya devam ediyorlar!
Berlin, Paris, Los Angeles'dan gelen tulumlar, romantik gece elbiseleri, envai çeşit güneş gözlüğü ve renkli kısa ceketler, özel tasarım kolyeler ve yüzükler yer alıyor. ‘Handycon' marka özel tasarım çantaları da kullanışlı ve değişik tasarımlarıyla göz kırpıyor.
Vintage severler, yeniye burun kıvıranlar burayı seveceğiniz garanti.
Tabe Kıyamet Nişantaşı
Osman S. Seden Sokak 12/C, Teşvikiye
Miaposta'da yayınlanmıştır. http://www.mia-posta.com/moda__stil/tabe_kiyamet.html
26 Ağustos 2010 Perşembe
13 Ağustos 2010 Cuma
THE BLOSSOM VILLAGE!
‘Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır.' Bu söze inancım sonsuz. Bakım şart, evet ve herşey senin elinde!
Evinden eksik etmediğin bakım kremlerin, vücut losyonların, toniklerin... Kimyasal maddeler içermeyen kremlerin de seni mutlu ettiğini biliyorum. Belki de burayı keşfettikten sonra kullandığın bütün kremleri değiştirmek isteyeceksin. Haydi buyurun Blossom Village'a. Cilt için krem ve tonikler, sabunlar (palmiye, hindistan cevizinden), güneş yağı, nemlendirici, masaj yağları ve bitkisel çaylar... Hepsi doğal.
Cihangir'de tarihi bir bina, içerdeki ürünler Selma Hanım'ın derin bilgisiyle birleşince ortaya ilgi çekici bir yer çıkıyor. İngiltere'de uzunca bir süre yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönüyor ve önüne çıkan fırsatları değerlendirerek burayı açmaya karar veriyor. Özellikle bitkiler hakkındaki derin bilgisi karşısında 'Bilmediğim ne kadar çok şey varmış' diyerek ayrıldım yanından. Zaman zaman düzenlenecek atölyelerde de farklı bir deneyim yaşamaya, sürprizlere hazır ol.
The Blossom Village
(0212) 292 57 91
Firuzağa Mahallesi, Kadirler Yokuşu 80, Cihangir
www.theblossomvillage.com
10 Ağustos 2010 Salı
İSTANBUL FASHION WEEK 2010 DEFİLE PROGRAMI
25 Ağustos
Gizia 12.00
Atıl Kutoğlu 14.00
Deniz Mercan 16.00
Günseli Türkay 18.00
Bora Aksu 21.00
26 Ağustos
Karma 1(Gül Ağış, Zeynep Tosun, Zeynep Erdoğan) 12.00
Simay Bülbül 14.00
Punto Deri 16.00
Mehtap Elaidi 18.00
Arzu Kaprol 21.00
27 Ağustos
Argande 10.00
Karma 2(Niyazi Erdoğan, Necla Güvenç, Tuvana Büyükçınar, Rana-Berna Canok) 12.00
Özgür Masur 14.00
Hatice Gökçe 16.00
Bahar Korçan 18.30-20.30
Damat/ADV 21.00
28 Ağustos
Özlem Kaya 12.00
Gamze Saraçoğlu 14.00
Avva 16.00
Özlem Süer 18.00
Koton 21.00
Defileler İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla binasının otoparkında kurulacak olan İstanbul Fashion Week çadırında; Bahar Korçan Expozisyonu İstanbul Radyo Evi'nde, Özlem Süer Expozisyonu ise Kızkulesi'nde gerçekleşecektir.
25 Ağustos
Gizia 12.00
Atıl Kutoğlu 14.00
Deniz Mercan 16.00
Günseli Türkay 18.00
Bora Aksu 21.00
26 Ağustos
Karma 1(Gül Ağış, Zeynep Tosun, Zeynep Erdoğan) 12.00
Simay Bülbül 14.00
Punto Deri 16.00
Mehtap Elaidi 18.00
Arzu Kaprol 21.00
27 Ağustos
Argande 10.00
Karma 2(Niyazi Erdoğan, Necla Güvenç, Tuvana Büyükçınar, Rana-Berna Canok) 12.00
Özgür Masur 14.00
Hatice Gökçe 16.00
Bahar Korçan 18.30-20.30
Damat/ADV 21.00
28 Ağustos
Özlem Kaya 12.00
Gamze Saraçoğlu 14.00
Avva 16.00
Özlem Süer 18.00
Koton 21.00
Defileler İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla binasının otoparkında kurulacak olan İstanbul Fashion Week çadırında; Bahar Korçan Expozisyonu İstanbul Radyo Evi'nde, Özlem Süer Expozisyonu ise Kızkulesi'nde gerçekleşecektir.
4 Ağustos 2010 Çarşamba
ADAMINI SEVİNDİR
Uzanmışsın kumsala. Yeni çıkan kitaplar elinde. Müzik de şahane. Değmeyin keyfine. Dünya umrunda değil. Senin değil belki, ama erkek arkadaşın ya da eşin bu satırlara ilgi duyabilir.
Şimdi yazın ortasında, "Kış koleksiyonlarından banane" diyebilirsin. Ama görmeden peşin hükümlü olma derim ben de sana: Tommy Hilfiger 2010 kış erkek koleksiyonu, klasik çizgiden şaşmayan beylere.
Koleksiyon iki temadan oluşuyor. İlk temada; saç örgüsü hırkalar ve balıkçı yakalar ön planda. Bir Tommy klasiği olan gömlekler ise; ekose, kare ve dama desenli. İkinci temada; özellikle spor giyinmeyi sevenler için jean gömlekleri ve kapitone ceketleri chino pantolonunla birlikte kullanarak şık+spor görünüm elde edebilirsin.
Her sezon görmezsem bu işte bir terslik var diyeceğim; trençkotlar bu sezon da baş tacı. Olmazsa olmaz. Önermesi benden, beğenip gidip alması senden.
Tommy Hilfiger
(0212) 282 01 70
Nispetiye Caddesi Akmerkez AVM, Etiler
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben Tülin Kermen. Yaklaşık 9 senedir alışveriş ve stil danışmanlığı yapıyorum. Hobi olarak başladım. Daha önce makyaj, sinema tv ve tiyatro okudum. Ama hepsini bir süre yaptıktan sonra en iyi hangi işi yapıyorum diye sordum arkadaşlarıma. Onlarda alışverişçi ol sen dediler. İşe ilk olarak ‘personal shopper’ olarak başladım. Yaptığım işi çok seviyorum. Çok keyif alarak yapıyorum.
Eğitim aldığınız bölümlerden sonra bu alana yöneliş süreciniz nasıl gerçekleşti?
Hepsini birden kullanıyorsunuz zaten bu işin içinde. Makyajda anatomiyi öğreniyorsunuz. Tiyatro okurken sürekli bir gözlem içerisindesiniz. Onların rollere nasıl büründüğünü görüyorsunuz. Sinema- tv okurken de bunu nasıl satacağını görüyorsunuz. Tekstilci bir aileden geliyorum ben. Çocukken sürekli insanlarla ilgili dedikodu yapardım. Kim ne giymiş, nasıl giymiş… Özellikle kasiyerlerle ilgili kim bilir ne hikayeler yazardım. Sonra New York’da kurslara gittim. Öğrendiklerini gerçek hayatta uygulamak pratikle olabiliyor ancak. Örneğin renk analizi öğrendim. Ancak öğrendiğimi burada gerçekleştiremiyorum. Birisine diyorsunuz ki siz sonbahar tipisiniz. Ama bir türlü kabul ettiremiyorsunuz. Herkes giyinmeyi biliyor. Sadece giyimi kendine nasıl uydurabileceğini, hangi renklerin onlara nasıl yakışacağını öğretiyorum. Eskiden karşındaki için giyiniyordun. Artık kendin için giyiniyorsun. ‘Kıyafet bir jokerdir.’ İnsanlar gazeteye dergilere bakıyor ama blog’lara inanıyor. Çünkü kişisel bir yaklaşım sistemi. Onun için daha çok motivasyona ve insanların içini dışarı nasıl çıkartacaklarına yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu nedenle artık kartımda sadece stil danışmanı yazmıyor. İyi bir alışverişçiyim. Asla modacıyım diyemem. Bir de artık ‘recycle fashion’ yapmaya çalışıyorum. Fütürist bir oluşum içerisindeyim. Bir grupla anlaştım. Stil danışmanlığı eğitimi veriyorum. Kıyafetlerimi de evimde mağazacılık yaparak satıyorum. Tüketimi üretime çevirmeye çalışıyorum. Karmaya da inanıyorum.
Olmazsa olmaz diyeceğiniz parçalar?
Kişinin olmazsa olması kişiden kişiye değişir. Mesela, ben asla beyaz gömleği stok yapamam. Çünkü bana gömlek yakışmıyor. Ama mutlaka herkese yakışacak bir siyah elbise olmalı. Kendin için değerli olan parçalara yatırım yap. Erkeklere de takım elbiseyi öneririm. Ama giymeyeceklerse almasınlar. Kazağı olsun diyeceğim. Ama artık kazak giyen insanda kalmadı.
İstanbul’da düzenlenen moda haftalarına katılıyor musunuz?
Ben hepsine katılmaya çalışıyorum. Moda benim için bir araç, ama asla amaç değil! Stil; kişilikleriyle dış görünüşlerini, hayatta yapmak istediklerini birleştiren bir şeydir. İmaj, sadece bir vitrindir. Sürekli değişiyor herşey. Ama çok başarılı bulduğum, beğendiğim isimler var.
Kimler geliyor ilk olarak aklınıza?
Aslı Filinta, Özlem Ahıakın ve Özlem Kaya’yı çok beğeniyorum! Midnight Express’e bayılıyorum.
İstanbul’da düzenlenen moda haftaları hakkında neler düşünüyorsunuz?
İstanbul’un moda şehri olacağına inanmıyorum. Ama çok gelişti, çok değişti. Eskiden modacı olmak çok zordu. İnsanlar çok zor bulunurdu. Yine çok kolay değil.
Sanat yapıyor olmak, artık değer katıyor olmak demektir. Walt Disney bir sanatçı. Hep bir beğenme ve beğenilmedir. Ben daha çok trend fuarları seviyorum. Moda haftalarına katılacak bir iddiam yok. İlham alabileceğim, değişik fikirler üretebileceğim yerlere katılıyorum.
Bu meslek Amerika’da oldukça yaygın. Türkiye’de ise çok yaygın değil. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Stil danışmanı eğitiyorum ve ilk eğiten kişilerden biriyim. Amerika’da bitti artık. Türkiye’de yükseliyor. Bu işin dünya’da devamının olduğunu ben çok görmüyorum. Çok az kaldı. Ceket giymeyen bir insanda ciddiye alınacak. Stil danışmanlığı, zamanın doğru kullanılmasında devreye giriyor. Zamanı yok insanların. Öncelikler değişti. Kimsenin alışveriş için zamanı kalmayacak. İşte personal shopper’lar burada devreye giriyor. Esra Rakıcıoğlu’nun güzel bir lafı var. ‘Profesyonel bir arkadaşlıktır bizim yaptığımız.’ En önemlisi samimiyetle yaklaşmak.’ Ben bana danışmaya gelen insanlarla önce biraz zaman geçiriyorum. Bizim işimiz ‘Feel good business.’ Aldığınız şeyleri kullanmıyorsanız kötü. Satış danışmanından farkımız ‘gerçekleri söylemek’.
Bir de insanlar alışkın değiller yeniliklere çok açık değiller diye düşünüyorum?
Alışabilirler diyelim. Yapabilirler. Asla diye bir şey yok. Danışmanlığın en güzel yanı, söylüyorum ister yapıyor, ister yapmıyor. Danışanlarım genellikle; bankacı, avukat, doktor v.b meslek gruplarından… Erkekler söylenenleri daha çok uyguluyor. Kadınlar kendini onaylıyor sadece. Hepsi uygulamıyor. Çok iyi pazarlamacıyım ama asla satıcı değilim. Eğitimleri de gibi eğitim vermiyorum. O yüzden çok keyifli geçiyor.
Vintage mı yeni mi?
Ayırt edemem. Mümkün değil. İkiside. Ama vintage’a çok özel bir ilgim var!
Moda blogger’larını takip ediyor musun?
Evet. Takip ediyorum. Çok beğendiğim isimlerde var. Life style blog’larını takip ediyorum. Çünkü onlar modada yazıyor. Ben hala dergi insanıyım. Gördüğümden bir şey almayı seviyorum. Yorum okumaktan yoruldum. Yenilikleri takip etmek istiyorum sadece. Bayılıyorum blogger’lara. Ben blogger olamadım. Zor bir iş. Bir İtalyan arkadaşımın sözü ‘ Hayat ve aşk aya benzer hiç aynı durmaz.’ Samimi ve içten olan kalacak. Derginin de havası başka. Kimseye zorla hiç bir şey yaptıramazsın. Şu an bir havadayız. Şurdan klasik bir kadın geçsin bayılıyorum. Bohem geçsin ona da bayılıyorum. Yeri geldiğinde hepsini seviyor.
Giyim konusunda yeniliğe açık bir ülke olmadığımızı düşünüyorum. Marjinal tipler, cesur giyimler… Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Ben 16 yaşındayken yırtık jean’lerle dışarıya çıktığımda annemin arkadaşları bu kızın hali ne olacak, ne yapabiliriz diye soruyorlardı! Deli kızın çeyizi gibiydim. Çok çabuk değişime gidebiliyoruz. Yeni nesil çok iyi. Spor yapan bir insan, giyindiğin kıyafetlerinde rahat olmasına dikkat eder. Esprili bir insan, bir farklılık yaratmak ister giydiklerinde. Giyindiğinde seni etkiliyor. Reaksiyonlar değiştiğinde, aksiyonlarda değişecek. Herkesi bir çuvala koyamayız. Herkesin rahat ve istediğini yapabileceği bir hayat istiyorum.
New York’da yaşamışsınız uzun bir süre neden döndünüz?
Dönmeyi severim. Türkçe konuşmayı seviyorum. Burada da var sevdiğim insanlarda, orada da. Gidebiliyor olmayı seviyorum. Tatile gidiyor olmakta güzeldir. Ama dönmek en iyisidir.
Nerelerden takip ediyorsunuz sezonu?
Ajanlarım var. Duyuyorum. Sürekli vitrinleri geziyorum, görüyorum. Bir de basın bültenleri geliyor.
Son olarak verebileceğiniz tüyolar?
Sizi eğlendirecek, kendinizi iyi hissettirecek şeyler satın alın. Alt tarafı bir ceket ya da pantolon… Sizi iyi hissettirsin, zaten sonra karşınızdakini iyi hissettirir. Her şeye doğru soruları sorun. Bugün ne mesaj vermek istiyorum. Ben bunu gerçekten istiyor muyum?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)